ali kuşçu
Asıl adı Alaeddin Ali b. Muhammed'dir. babası Muhammed ünlü Türk sultanı ve astronomi alimi Uluğ Bey'in kuşçubaşısı (doğancıbaşı) idi. Doğum yeri ve tarihi tam olarak bilinmenıekle beraber, XV. yüzyıl başlarında Semerkantta dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. Babası Uluğ Bey'in doğancıbaşısı olduğu için "kuşçu" lâkabıyla anılmıştır. Zayıf bir rivayete göre de av esnasında Uluğ Bey'in doğanını daima Ali'ye tevdi etmesinden de bu lâkapla anıldığı söylenmektedir. Doğu ve Batı dünyasının 15. yüz yılın müstesna bir alimi olarak tanıdığı Ali Kuşçu, Batılı bilgin W.Bort hold'un ifadesiyle, "Yaşadığı Yüzyılın Batlamyus'u"dur. Zamanında dünyanın en önde gelen bilginleri arasında yer almaktadır. Kendisi de büyük bir alim olan ve alimleri koruyan Uluğ Bey, Ali Kuşçû ya doğrudan doğruya babası vasıtasıyla veya aslen Bursalı olan ve tahsili için Maveraünnehire giden Kadızade-i Rumi aracılığıyla tanıyarak ona ders verdi. Dolayısıyla o matematik ve astronomi alanındaki temel bilgileri Semarkantta Uluğ Fatih Sultan Mehmet ve Ali Kuşçu Doğu ve Batı'nın ünlü bilginlerini etrafında toplayan Fatih, Uzun Hasan tarafından kendisine elçi olarak gönderilen Ali Kuşçu'nun ilmine hayran kaldı. Ona İstanbul'da kalmasını ilmi çalışma ve derslerine orada devam etmesini rica etti. Ali Kuşçu da elçilik görevini bitirdikten sonra İstanbul'a gelmeyi kabul etti. İstanbul'a döndü ğünde ise büyük bir törenle karşılandı. Fatih daha sonra Ali Kuşçu'ya 200 akçe maaşla Ayasofya medresesine müderris (profesör) olarak tayin etti. Ayrıca onu kendi özel kütüphanesinin de müdürü yaptı. Fatih ve Ali Kuşçu'yu canlandıran bir minyatür görülüyor. Bey, Kadizadei Rumi ve Gıyaseddin Cemşid'den aldı. Rivayete göre, bir türlü ilme doymayan Ali Kuşçu, Uluğ Bey ve Kadizadei Rumi'den izin alamama endişesiyle gizlice Kirmatiya gitti. Orada birçok kitabın yanı sıra Nasiruddini Tusi'nin Tecridü'l kelâm adlı eseriyle şerhini de okuma fırsatı buldu ve daha sonra Tusi'nin eserini Şerhut-tecrid adıyla şerhederek Ebu Said Han'a takdim etti. Tekrar Uluğ Bey'in yanına döndüğünde, ona Kirman'da kaleme aldığı Hallü eşkalil kamer (Ay Safhalarının Açıklanması) adlı risalesini sunarak takdirini kazandı. Bu sırada, zic-i Uluğ Bey'in hazırlanması çalışmalarına katıldı. Kadizadei Rumi'nin ölümü üzerine, Uluğ Bey tarafından Semerkant Rasathanesine müdür tayin edildi. Bundan sonra ilmini ilerletmek üzere Uluğ Bey tarafından Çin'e gönderildiği ve dönüşünde dünyanın yüzölçümünü, ayrıca meridyeni hesap ettiği bilinmektedir. |
Uluğ Bey'in öldürülmesinden (1449) sonra koruyucusuz kalan Ali Kuşçu, Semerkant Medresesi'ndeki dersleri ile rasathanedeki çalışmalarına son vererek, Timurluların'ın sarayından ayrılarak hac maksadıyla Mekke'ye giderken, Tebriz'e uğradı. Burada Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan'dan büyük ilgi gördü ve elçilik göreviyle Fatih Sultan Mehmed katına gönderildi. İlmine hayran olan Fatih'in ısrarı üzerine elçilik görevini tamamladıktan sonra İstanbula döndü ve yol boyunca büyük törenlerle, armağanlarla karşılandı. Fatih, 1473'te Uzun Hasan üzerine yaptığı sefere birlikte götürdüğü Ali Kuşçu'yu, dönüşte Ayasofya Medresesi'ne müderris tayin etti. Bu tayin Istanbul'da astrononıi ve matematik alanındaki çalışmalara canlılık getirmiş, hatta Ali Kuşçu'nun derslerini ilim adamları dahi takip etmişlerdir. Ayrıca onu özel kütüphanesine müdür yaptı. İstanbul'daki ilmi çalışmaların ve verdiği derslerle çağını aştığını gösteren Ali Kuşçu, torunu Mirim Çelebi, Hoca Sinan Paşa ve Molla Lütfi gibi bilginler yetiştirdi. Ali Kuşçu, yalnız telif eserleri ile değil, çalışma ve yol göstermesiyle devrini aşan büyük bir alimdir. Ali Kuşçu'nun Fatih zamanında Molla Hüsrev'le birlikte Semaniye medreselerinin programını düzenlemeye memur edildiği de rivayet edilmektedir. İstanbul'un boylamını, eskiden belirlenmiş olan 60 derecelik değeri düzeltip 59 derece, enlemini de 41 derece 14 dakika olarak tespit ettiği bilinmektedir. Fatih Camii'nde de bir basitesi (güneş saati) vardır. Ali Kuşçu, 5 Şaban 879'da (15 Aralık 1474) İstanbul`da vefat etti ve Eyüp Sultan Türbesi civarına defnedildi. ESERLERİ 1- Risale Fi'1 Fethiye (Fetih Risalesi): "Risale Fi-l Hey'e" adlı eserin Arapçası'dır. Ali Kuşçu bu eserin sonuna, gök cisimlerinin uzaklıklarıyla ilgili bir bölüm ekleyerek, Otlukbeli zaferinin bir armağanı olarak Fatih Sultan Mehmed'e takdim etmiştir. Zafer günü tamamlanacağı için "Risale Fi'l Fethiyye" ismini almıştır. Ali Kuşçu bu eserinde, ekliptiliğin eğilimini bizzat kendisi hesap ederek 23 30 13 olarak bulmuştur. Bu değer bugünkü hesaplara göre çok yakındır. (23 27) Eserin ilaveli ve açıklamalı ilk tercümesi 1548'de Seyit Ali bin Hüseyin tarafından yapılmış ve Halep'te basılmıştır. 2- Şerhi Tici Uluğ Bey: Ali Kuşçu'nun astronomiyle ilgili en mühim eseri budur. Uluğ Bey Ziycine dair yazdığı Farsça bir şerhtir. Eser, zamanının en yüksek matematik ve astronomi bilgilerini ihtiva et mektedir, ayrıca eserde astronomi için gerekli olan fiziki bilgilere de yer verilmiştit. Kitabın iki aslı bulunmaktadır. Bunlardan birisi İstanbul Rasathanesi Kütüphanesi no: 113'te, diğeri ise Ragip Paşa Kütüphanesi no: 928'de kayıtlıdır. 3- Risale Fi'l Muhammediye: Cebirden ve hesaptan bahsetmektedir. Fatih'e takdim edilmiştir. Fatih de onu "Fethiye" adlı eserle ciltleterek özel kütüphanesine koymuştur. Eserin son sayfasında Ali Kuşçu'nun kendi el yazması ve imzasından anlaşıldığına göre, kitap 1471 yılında tamamlanmıştır. Eserin aslı Ayasofya Kütüphanesi no: 2733'te kayıtlı olarak bulunmaktadır. Kelâm ve Usul-i fıkıh ile ilgili eserleri 1- Eş-Şerhu'I Cedid ale't-Tecrid 2- Haşiye ale't-Telvin Dil ve gramer ile ilgili eserleri 1- Şerhu'r-Risalet-i-vaz'iyye 2- Risale fi vazi'l-müfredat 3- Unkudü'z-Zevahir 4- Şerhuş-Şafiye li'bni I-Hacib 5- Fa'ide li-tahkiki lami't-târif 6- Risale ma ene kultü |