SAGOPA KAJMER,HAYATI,KİŞİLİĞİ,EVİ,EŞİ,ÇOCUKLARI,NERELİ, ,BİYOGRAFİSİ,HAKKINDA,İLGİLİ,İNGİLİZCE,RESİMLERİ,DİNLE,İNDİR,İZLE


Sagopa Kajmer (d. 1978, Samsun) Türk rap sanatçısı.

Sagopa Kajmer, gerçek adıyla Yunus Özyavuz, kendisi gibi rap müzik sanatçısı olan Kolera ile evlidir. Müzik hayatında kullandığı ismi Sagopa, Mısır'da bir piramidin adıdır. Birçok arkeolog bu piramidin sırrını çözmeye çalışırken, tuzaklara düşüp can verdikleri söylenir. En son, soyadı Kajmeri olan bir arkeolog, Sagopa'nın gizemini ortaya çıkartmış ve piramidin en gizemli yerine, son odasına girerek, duvara Sagopa'nın gizemini çözen anlamına gelen Sagopa Kajmeri kazımıştır. Ancak bu arkeolog da (Gerhard Kajmeri) hava akımı yüzünden can vermiştir. Bu olaydan bir süre sonra piramide modern araçlarla giren bilim adamları, ölen adamın (Gerhard Kajmeri)'nin cesedini bulmuşlar ve piramide donanımsız girme cesaretinden dolayı bu adamın adını tüm dünyaya duyurmuşlardır.
Eğitim Hayatı

Yunus Özyavuz 1996'da ÖSS 'de Sözel Birincisi olmuştur. Bu şarkılarından kolayca anlaşılmaktadır. Yunus Özyavuz 1997'de İstanbul Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü kazanması dolayısıyla İstanbul'a geldi.Bütün dünyada hayranları vardır.Turneye Hollanda'ya bile gidiyor.

Meslek Hayatı

Asıl adı Yunus Özyavuz olan Sagopa Kajmer, müzik yaşantısına Samsun'da yerel bir radyoda dj'lik yaparak başladı. Bu sırada Rapper M.C. (Rapper Mic Check) müstear ismini kullandı. İstanbul'a gelişinden bir yıl sonra, 1998'de yeraltı rap dünyasında halen varlığını sürdüren bir oluşum olan Kuvvetmira'yı kurdu. Kuvvetmira gurubunda halen kendisi,* Sagopa Kajmer Kolera ve Abluka Alarm, bulunmaktadır. 1999'da "Silahsız Kuvvet" mahlasıyla Yeraltı Operasyonu isimli toplama (compilation) albümünde yer aldı. 2001 ve 2002'de "Silahsız Kuvvet" mahlasıyla peşpeşe Sözlerim Silahım ve İhtiyar Heyeti isimli 2 albüm çıkardı. Daha sonra Silahsız Kuvvet mahlasını bırakıp Sagopa Kajmer mahlasıyla müzik yaşantısına devam etmişti.

DJ'lik Hayatı

Mic Check 2004'te Cezanın Nefretteki grup arkadaşı Dr Fuchs'un Huzur N Darem albümünün prodüktörlüğünü yaptı. DJ'lik yönüyle kendini her zaman geliştiren Özyavuz, Turntablizm denilen olayın Türkiye'deki öncüsü olarak kabul edilir. Ayrıca Özyavuz, Türkiye'nin köklü radyolarında DJ'lik ve müzik direktörlüğü yaptı.

Bir yandan Dj'lik diğer yandan sanatçı olarak sürekli çalışmalarını sürdüren Sagopa Kajmer 2004'te Türkiyenin en çok izlenen filmlerinden olan G.O.R.A'ya müzikler ve soundtrackler hazırladı. Al Bir de Burdan Yak isimli parçasına video klip çekildi. Bu gelişme Sagopa Kajmeri tarzının dışındaki dinleyici kitlesine ulaştırdı. Türkiyede birçok insan Sagopa Kajmeri bu kelime ile tanıdı. 2005'te Koleranın Karantina Embriyo albümünün prodüktörlüğünü yapan Sagopa Kajmer yine aynı yılda İrem Records'tan çıkardığı Romantizma isimli albümüyle kariyerinin zirvesine ulaştı. Bu albümün ilk video klibi olan Vasiyet Kral Tv'de 2005 yılının En İyi Klip ödülüne layık görüldü. 2006 yılında Kuvvetmira ile beraber Kafile isimli albümü çıkardı. 2007 yılında Kolera ile düet albümleri olan İkimizi Anlatan Birşey'i dinleyicileriyle buluşturdu, çift cdlik özel koleksiyon basımı büyük ilgi gördü.

Sagopa Kajmer ve eşi Kolera (Esen Özyavuz) birlikte Melankolia Müzik isimli müzik şirketini kurdular. Bu ikili ve Kuvvetmira'da yer alan diğer rap müzik yapanlar Melankolia müziğin ilk albümü Kafile'yi çıkardılar. Albümün prodüktörlüğü yine Sagopa Kajmer'e aittir. sagopa kajmer önemli basamaklar atlayarak üne sahip oldu türkiyedeki gençlerin yarısında çogu sagopacılar olarak adlandırıldı.Ve o tüm dünyada Rapin KRALI olarak biliniyor

Albümler                                                                                      
                                                                                                                                                                                  * 1999: Yeraltı Operasyonu
* 2001: Sözlerim Silahım
* 2002: İhtiyar Heyeti
* 2002: Sagopa Kajmer
* 2002: 10 Kurşun
* 2004: Bir Pesimistin Gözyaşları
* 2005: Romantizma
* 2006: Kafile
* 2007: İkimizi Anlatan Bir Şey
* 2007: Kırık Çocuk (internet single)
* 2008: Kötü İnsanları Tanıma Senesi

EPler

* Pesimist Ep 1
* Pesimist Ep 2
* Pesimist Ep 3
* Disstortion Ep (Ceza'nın kendisine yaptığı disslere cevap olarak yapılmıştır.)
* Pesimist Ep 4
* Kuvvetmira Megamix



 

 

Sagopa Kajmer in askerdeyken yazdığı mektup [

 

 

Askerliğin ilk safhası nihayet bitti.12 ağustos da teslim olduğum birliğimde tam 18 gün yorucu bir acemilik evresi geçirdim.Adının acemilik olması gerçekten tam isabet olmuş çünkü orada bulunduğum vakit kendimi gerçekten bir acemi gibi hissetttim....

Bahsedilen şeylerin hiçbiri hakkında fikriniz olmuyor.Normalde bir yerde sira,kuyruk felan varsa birçoğunuz çeker gider beklemez bile.
Fakat askersen beklersin.hem de 700 kisilik bir sırada bile beklersin. İlk başta teslim oldum,daha sonra bavullarımızı bir odaya bıraktık,daha sonra uzunca bir kuyruğa soktular ve bekledik.

Kimse bu kuyruğun ne için olduğunu bile bilmeden bekliyordu.sıra bana geldiğinde anladım ki,bir berber kuyruğuymuş.
Önceki gün kestirdiğim saçlarımı birkez de onlar traş etti.Ama çok büyük bir fark vardı.Traş tam 30 saniye sürdü.
Kendimi bir tavuk gibi hissettim.Üzerimiz kıl içinde diğer bir kuyruk bizi bekliyordu.Girdik. Oradan elbiselerimizi alıp diğer kuyruğa girdik.Orasıda duş kuyruğuymuş.Toplam duş süren 3 dakika dediler.
Ben girmedim duşa.Zaten acemilik boyunca duş almadım.Sadece el yüz yıkama yerinde güzelce temizlendim.

Neyse...
Dus ardından yemekhaneye girdik.Tabiiki bu süre içinde kimseyi tanımıyorsunuz.Kimse yanlış anlamasın bunun adı vatani görev ve yaşadığınız şaşalı hayat ardından böyle bir ortama girince ne olduğunuzu şaşırıyorsunuz.işte bu nedenle sorun askerlik görevinde değil bizlerde,psikolojilerimizde oluyor.Bunu her Türk genci tadıyor.Olgunlaşma evresi de denebilir.

Yemekhanede hiç yemek yemedim.''Allahım burası neresi,kim bu insanlar,açım,hasretliyim'' diye diye o günün uykusuna dalmak üzere koğuşlarımıza çıktık.Ben bunları anlatırken hiç şüphe yok ki;bir çoğunuz gülecek,ama şu an anlattığım hadise hayatımın en kötü günüydü.Allah huzrunda yemin ederimki ben hiç bukadar kötü bir psikoloji yaşamamıştım. Kendinizi tarifsiz bir yalnızlık içinde buluyorsunuz.

Annenizi özlüyorsunuz,gözleriniz dolu dolu oluyor ama onca erkeğin içinde ağlamamak için dudaklarınızı ısırıyorsunuz.Bu çok ciddi.
Gözlemlediğim kadarıyla birçok kişi böyleydi.Bazı koğuşlardan yüksen tonda hıçkırıklar duydum.Kimilerinin sesleri hala ekolu çınlıyor kulaklarımda. İkinci güne uyandığımda saat 06:30 du.
sevgilimi ve annemi sanırım hiç bu kadar şiddetli özlememiştim.traş olup ,üzerimizi giyinip yemekhanede kahvaltı yemek üzere aşağı indik.Kendime eli ayağı düzgün 3 mükemmel arkadaş buldum.Ersin,Umut ve Kubilay.
Onlar yemekhanede kahvaltılarını yaptılar bense 2.günümün sabahında aç aç gezdim.Alışamamak en büyük problem.
İçtima alanına gelince resmen asker olduğunu anlarsın.Yüksek tonda bir komutan sesi.Jilet gibi kesici.
Çakı gibi olmalısın yoksa laf yersin.Askerde laf yemek ölmek gibidir.Her laf seni ezer.Bu duruma düşmemek için iki kelime edersin bu hem seni kurtarır hem karşındakini rahatlatır.''Emret komutanım''.

İlk gün beklediğimiz 5 ayrı kuyruğun ardından 2.gün ilk eğitime başladık.Beni manga komutanı seçtiler.Boyum uzun diye.
Bu arada ben hala aklımdaki sevgili ve anne hasretiyle kavruluyordum ağustos güneşi ensemdeydi ve o kadar yakıcıydı ki,üzerinizdeki kamuflajdan kimi zaman buhar çıkıyordu.Bu çok ciddi.
Ben hala kimseye telefonla ulaşmamıştım.Bu hissin anlatımı gerçekten yok,yaşamalısın.
Akşama doğru arkadaşımdan telefon kartı ödünç alıp ilkin sevgilimi aradım.''Beni burdan alın ne olur alın'' dedim.
Evet ciddi ciddi sadece bunları dedim.Çıldırmış gibiydim.Çok zavallıydım,arkadaşlarım halime üzülüyorlardı.Bazıları daha önceden yatılı okullarda kalmış kişiler olduğundan yüzüme bakarak hemde o kötü halime rağmen pis pis sırıttılar.Birisini duvara çiviledim ''ben hiç böyle olmadım bana bir daha gülersen seni daima ağlatırım'' dedim.
Neyseki bu olaydan sonra bana kimse gülemedi.Halim çok kötüydü en ufak birşeyde herkesi tersliyordum.
İlk 4 gün ölüm ve yaşam ikileminin tam ucunda geçti.3.günün ortasında ilk yarım ekmek tavuğumu yedim ve kaybettiğim enerjimi topladım.Komutanlarımızı tanıdık.Artık buradayız ve devam etmeliyiz diyordu herkes.
Tabi ilk günler bunlar biraz ağır gelir.Alışırsııııın....

06:30 dan 21:30 a kadar süren bazen 1 saat daha erken biten yoğun eğitim beni gerçek anlamda çok terletti .Kayış Dağı'ndan esen rüzgarla ter kurudu.Hergeçen gün kendimi daha ağır hissettim.Bir süre sonra sanırım kendimi taşıyamayacağım dedim.Ame sabrettim.Ulan herkes 3 ay yapıyor acemiliği ben 18 gün yapacağım daha ne istiyorsun deyip avundum.Ama nafile ha 3 ay ha 3 gün orada bulunduğunuz vakit bir kozalaksınız.Her tarafta çam ağaçları var.
İlk hafta sonumu hiç unutmayacağım.Pazar günü görüşü derler orada. Sevgilimi günler sonra ilk kez canlı canlı gördüm.sanırım o gün onunla pek konuşamadım.Gözlerim dolu doluydu ve konuşursam ağlarım diyordum.Gayet sessiz cevaplar verdim.İnsan eskisi gibi olamıyor bu derin şok sonrası.
İçinizde hep hüzün büyüyor.Mutluluk bazen 20 dakika ıstırahat et cümlesiyle geliyor.
Her boşlukta keşfettiğim boş araziye gidip Allah'a dualar ettim.İstanbul'da kalmak adına.İnanın hiç bu kadar ona yakın olmamıştım.Günün 12 saati Allah'a dualar ettim.bildiğim tüm dualar ve tabiiki affet haykırışları.Bunu yaptıkça rahatladığımı hissediyordum.700 kişi oraya seçilerek alınmıştı.Hepsi mükemmel eğitim seviyesine sahip insanlar.
Sallasan mühendise ve doktora çarpıyordu.Belkide içlerinde en ezik bendim hahaha.
Kurra sonucu heryer olabilirdi.Ya doğu ya batı ya kuzey ya da güney.İşimiz Allah'a kaldı diyorduk.

Hergün sevgilimi ve ailemi arayıp konuştum.ikinci hafta daha iyi gibiydi.daha da güç kazandım.Komutanlar cumartesi gününü de görüş günü ilan edince duacısı oldum onların.Çünkü ailemi ve sevgilimi görebilecektim.Geldiler ve o gün süper geçti.
2.hafta silah ve tüfek atışı için yollara düştük.tatbikatlar yaptık.g3 ve kalaşnikof ve de normal tabancayla atışlar yaparak eğitildik.Bu süre içinde ençok tükettiğim şeyse suydu.hep su içtim.Ağustos güneşi beni ve bizi kuruttukça cebimizdeki parayı suya yatırıp serinlemeye çalıştık.Su hiç bu kadar lezzetli olmamıştı belki de.
Kimileri hastanelik oldu baygınlık geçirdi.Kimileriyse kendini atmaya çalıştı,intiharla çok karşılaştım.Çok üzüldüm.
O kadar okumuş insanın bu denli kötü psikoloji portresi,ne siz sorun ne ben zikredeyim.
Ben 2.gün gecesi firar bile etmeyi düşünmüştüm.Evet evet adrenalinimin fırladığı geceydi o.Ama sevgilimi babasından alabilmek adına bunu yapmamalıydım))))) kulaklarımda Nur Yoldaş'ın Saki isimli şarkısı hep çınladı.
Bu şarkıyı sanırım artık hiç dinleyemeyeceğim.Sizde bulup dinlerseniz beni hatırlarsınız artık. Neyse..

Vakit geldi çattı kurra zamanına....
herkesde bir heyecan bir stress ki sormayın.Bu arada ben de 2 hafta boyunca bir günlük tutup sevgilime verdim.yaşadıklarımı anlattım.
Kurralar için dereceleme yoluna başvurdular.subay sınavı sonucu ben güzel bir sınav notu aldım.Farsça mezunu sadece 2 kişi vardı koca 700 kişide ve sadece 2 şıkkım vardı.Umarım şıklardan biri İstanbu'dur diyordum hep.Hatta komutanlarıma acaba neresi vardır soruları sordum.İstanbul ve Ankara dediler hep.Bayağa ümitlenmiştim.Hep dular ettim.Hem de tarifi yok hep hep hep.
Hatırlarsanız sizlerden de dua etmenizi istemiştim
Benden öncekilerin kurralarını izlerken sanki çok heyecanlı bir filmi izler gibiydim.Arkadaşım Oğuz Ankarayı istiyordu ve evliydi.Onun için dua etmiştim ve onun kurrasının vakti gelince nefesimi tuttum.Ona Ankara çıkınca gözlerimden bir damla sevinç gözyaşı geldi.Sonra Ersin çıktı ve güzel bir yer oldu.Tüm arkadaş bildiklerim Allah'a şükür tam olarak istedikleri olmasa da güzel yerlere düştüler.
Vakit benim kurramı gösteriyordu.İki farsça mezunu sahneye çıktık.Etrafda kameralar,g.kurmaydan konuklar ve tabiiki çok büyük bir heyecan.Derecede ben üstün olduğumdan ilk ben çekecektim kurrayı.Diğer arkadas benden geriye kalan tek seçeneği seçmek zorunda kalacaktı.''Hadi yavrum sağ el kurtar beni'' dedim.
Tekmilimi verdim ve komutanımın emriyle kurra kağıtlarını ''biiiirrrr---ikiiii'' diyerek torbaya attım.Kurra başlasın dendi ve ben yaklaşık 3 saniye sürek bir çalkalama sonrası kurra kağıdımı elime aldım,komutanıma teslim ettim.Nedense içimde hiçbir tereddüt yoktu.Ve Komutan kurra sonucunu açıkladı.Sonuc pozitif.İstanbul.
Direk dışarı koşarak çıkıp sevinç çığlıkları attım.En sevdiğim komutanım Cihan'a sarıldım.arkadaşlarıma sarılıp telefon kulübesinin yolunu tuttum.Müjdemi ilk olarak sevgilime verdim.Benim için sabaha kadar dua ettiğini söyledi.
Biliyorum ki;18 gün boyunca hergün dualar etmişti.Çünkü ben de öyleydim. Annem de aynı şekildeydi.Hiç bu kadar sevinmemiştim.Mutluluktan ağladım hüzünlüyken ağlayamamanın keyfini çıkardım.Belki kimileri benim ağladığımı gördü ama kimse umrumda değildi zaten bunların mutluluk gözyaşları olduğu her halinden belliydi.
Telefon görüşmem bitince tekrar kurra alanına doğru ilerledim devamını seyretmek için.sonra biri beni durdurdu ve dedi ki;'' senden sonraki farsçacı nereyi çekti biliyor musun? hakkari-yüksekova''.Resmen kanım dondu.Çok fazla üzüldüm.Ya bu kurrada Hakkari'yi ben çekseydim ?....
Allah'a olan sonsuz sadakat ve sevgim tarifsiz kat arttı.Ne diyeceğimi hala bilemiyorum.
Teşekkürler esma'ül hüsna. her zaman bu isimle adını anarım.

Kurra gününden kısa bir süre sonra görüş günü oldu.Gün cumartesi ve birde ne göreyim görüşe sevgilimle beraber Aykut Gürel gelmiş.Çok motive oldum.Ertesi günse yani pazar, saat 12 oldu gelen giden yok.sevgilimi aradım gelecek misin derkesn köprüdeyim geliyorum dedi.Bekledim ve birde baktımki kapıdan Cem yılmaz el sallıyor.
O an kendimi anlatamayacağım hislerle dolu hissettim.Çok büyük mutluluklar bunlar.
Tarifi yok hiçbiryerde. Cem Yılmaz'ın yanında hababam sınıfının senaristi Kemal abi ve Öner de gelmişti.O gün herkes Cem ile resimler çektirdi.Herkes son hafta benim sagopa olduğumu öğrendi.İlk başta benimle dalga geçenler Cem i yanımda görenler olayın gerçekliğini anlayıp özür bile dilediler.Tüm komutanlarım beni artık tanıdı.Onlara romantizma albümümü hediye ettim.Aykut Gürel 25 adet yollamıştı jest olarak kışlaya.

Bu arada mufti ve alper i unutmamam gerekir.Kendileri askerliğimin unutulmaz 2 ismi oldu.Mükemmel karakterleri vardı.
Sevdikleri kadınları unutamamışlar ve bana anlatıyorlardı.Gerçekten seven kişiler yani.
Birgün dedimki ''sanırım onları aramanız gerek beyler.içimden gelen ses ara ve mutlu ol diyor'' mufti biraz zorlansa da 1 sene önce ayrıldığı hayatının kadınını aramayı başardı.Sonuş mükemmel ötesi
Randevu perşembeye alındı bile.Alperse çok çekindi ama aradı yine de.Sonuç yine pozitif.
Böylelikle iki ayrı sevgilinin yeniden birleşmesinde de rol oynadım.Mufti eski bir break dance cı.Sevincinden helikopter bile yaptı.Alperden dondurma yedik
Neyse biraz mutluluk tablosu da çizdik sanırım.
Acemilik bitimi kışladan çıkış inanılmaz bir heyecana neden oldu.sevgilim beni almaya geldi.Arabaya askeri giysimle bindim.Ailesel bir toplantı için yola çıktık.İlk 3 gün kendimi sivile alıştıramasam da yine de zorladım. Şu an çok iyi sayılırım ama hala o geride kalan 18 günün burukluğu ile doluyum.Çok zordu,çok yalnızdı,çok hasretliydi.
Bu vakit aralığında müziği bile düşünemedim.Albümüm çıkmış haberim yok.Mutluluk yok.Oysaki şu an havalarda uçan bir adam olmalıyım değil mi?
Belki çok kısa bir süre sonra.
Bu sürede sizler Romantizma ile tanıştınız.Kiminiz beğendi kiminiz tersi.Ama şunu unutmayın ki; her ne olursa olsun bu albüm bir baş yapıt.zamanla daha fazla seveceksiniz.Vazgeçemeyeceksiniz.


Sagopa.Kajmer


Sagopa.Kajmer rin Bir Handa Deişme Sebebi

Vaazlarının yayınlandığı video görüntüleri ve son günlerde katıldığı televizyon programlarıyla İsmail Ağa Camii Cemaati'nin en popüler ismi olmayı başaran Cübbeli Ahmet, ünlü rapci Sagopakajmer'in gönlünü çeldi.Cüppeli Ahmet'in internet sitelerinde yayınlanan vaazlarını dinleyen Yunus Özyavuz yani Sagopakajmer, Hoca'nın söylemlerinden etkilenip kendisiyle görüşmek istedi. Eşiyle birlikte Cüppeli Ahmet'in huzuruna çıkan Sagopakajmer kendisiyle uzun süre sohbet ederek görüş alışverişinde bulundu.

Sohbetinden etkilendi

Bu sohbetler okadar etkili oldu ki ünlü rapci Cübbeli Ahmet Hoca'nın verdiği vaazlara katılmaya başladı.Sarık kuşanıp cüppe de giyen Sagopakajmer Cüppeli Ahmet Hoca'nın cemaatine girerek zikir ayinlerine katıldı.Cübbesi ve sarığıyla fotoğraf vermekten çekinmeyen SagopaKajmer'in şarkı sözlerinin Cübbeli hocanın doktrinlerinden etkilenip etkilenmeyeceği merak konusu.

Ancak bu merak Cübbeli ahmet'in katıldığı bir televizyon programında giderildi. Hoca Sagopakajmer demek yerine Yunus Özyavuz diye hitap ettiği ünlü rapçinin şarkı sözlerinde, felsefelerine aykırı cümlelerin bulunmadığını bundan sonra da bulunamayacağını söyledi.Cübbeli Ahmet Hoca Sagopakajmer'in samsunlu olduğunu ve Fars Dili ve Edebiyat'ı mezunu olduğunu vurguladıktan sonra hiçde hafife alınmaması gereken bir ilimin sahibi olduğunu söyledi.






Sagopa.Kajmer


 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol