çanakkale destanı
Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre yani ölüm muhakkak birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmamacasına düşüyor. İkincidekiler onların yerine giriyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor; üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir duraksama bile göstermiyor, sarsılmak yok. Okuma bilenler ellerinde kuranı kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelimeyi şahadet getirerek yürüyorlar.
Mustafa Kemal’ in bu sözleri bile Çanakkale de yazılan destanı anlatmaya yeter. Ancak 3000 kişilik düşman kuvvetini takımı ile durduran Yahya Çavuşu, iki yüz onbeş okkalık ( 275 Kg ) top mermisini kucaklayıp omzuna alan Seyit onbaşı, tüfeğinin mekanizmasının işlememesi üzerine taşla düşmana saldıran Mehmet Çavuşu, son erine kadar şehit olan 57 nci Alayı, düşman zırhlılarını boğazın serin suyuna gömen Nusret Mayın gemisini nasıl unutabiliriz.
Çanakkale destanı Yahya Çavuş, Seyit Onbaşının destanıdır. Çanakkale destanı Mehmetçiğin destanıdır. Çanakkale destanı Mustafa Kemal’ in destanıdır. Çanakkale destanı Türkün Destanıdır.
Birinci dünya savaşının başlamasının üzerinden bir yıl geçmeden İngiliz ve Fransızlar, Almanya’ nın yanında savaşa katılan Osmanlı Devletini etkisiz hale getirmek ve müttefikleri Rusya ile bağlantı kurabilmek için İstanbul’ u ele geçirmeye karar verdiler. Hazırlamış oldukları birleşik donanma ile Çanakkale Boğazını ele geçirmek üzere 18 MART 1915 tarihinde harekete geçtiler. Müttefiklerin muhteşem savaş gemileri ile sayıca yetersiz Türk bataryaları arasında benzeri görülmeyen bir savaş başladı. Büyük kayıplar veren ve deniz yoluyla boğazını geçemeyeceğini anlayan Birleşik Donanma geri çekilmek zorunda kaldı.
Onbaşı Seyit’ in 215 okkalık mermisi, Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey komutasındaki Nusret Mayın gemisinin döktüğü mayınlar, Mehmetçiğin ve komutanlarımızın inanç ve azmi sayesinde kazanıldı Çanakkale Deniz Muharebeleri.
Bakınız dönemin İngiliz Donanma Bakanı Winston Churchill bu konuda ne diyor : ne batı cephesindeki Alman topu, zehirli gazı nede onların dâhiyane planları bize o kadar tesir etmedi. Nispetine göre en etkili şey neydi bilirimsiniz. Türklerin Çanakkale boğazına attıkları ve demir bir tel üzerinde sallanan 20 adet mayın. Bu bize yüz binlere mal oldu.
Çanakkale’ yi denizden geçemeyeceğini anlayan İngiliz ve Fransızlar, büyük bir yanılgıya daha düşerek, kara ve deniz kuvvetlerini birlikte kullanarak, şanslarını bir kez daha denemeye karar verdiler.
25 NİSAN 1915 sabahı, sekiz buçuk ay sürecek olan kara muharebesi başladı.
Türk boğazlarını korumakla görevli Ordu Komutanı Alman Mareşal Liman Van Sanders düşmanı, asıl kuvvetiyle kuzeyde, Saroz körfezinde beklemiş ve tertiplenmesini de ona göre yapmıştı. Oysa düşman Kolordu komutanı Esat Paşa’ nın ve 19 uncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’ in tahmin ettiği yerden, yarım adanın güneyinden, Seddülbahir, Arı burnu bölgesinden çıkarma yapmaya başladı.
Mustafa Kemal çıkarmanın başladığını fark edince, kendi bölgesi olmamasına rağmen, inisiyatifini kullanarak, emrindeki ünlü 57 nci alayı koca çimen tepeye ardından Conkbayırı bölgesine sevk etti. Yetişen 19’ncu Tümenin diğer birliklerini de hücuma geçirdi ve Anzak ordusunu durdurdu, kıyıya kadar püskürttü. Böylece Çanakkale savunmasının temeli atılmış oldu ve siper savaşları dönemi başladı.
Yazar Alan Moorhead’ in olayla ilgili olarak neler yazdığına bir bakalım; İttifak devletleri adına harekâtın en kötü rastlantılarından biri bu deha sahibi küçük rütbeli Türk komutanın tam o anda o noktada bulunmasıydı. Çünkü aksi takdirde Anzaklar pekâlâ o sabah Conkbayır’ını ele geçirebilirler ve savaşın kaderi orada o anda belli olurdu. Oysa Mustafa Kemal o gün tam bir çılgınlıkla savaştı. Bir önsezi, talihinin doğmakta olduğunu ona hissettirmiş olmalıdır. Ya burada ölüp gidecek ya da kendisini gösterecekti. Devamlı olarak en ön siperlerde çarpışmaktaydı. Topları mevziiye sokarken erlerine yardım ediyor, mermiler arasından kalkıp, düşmanı kolluyor, askerlerini en ufak bir kurtuluş umudu olmayan hücumlara kaldırıyordu.
Türk askerleri aynı özveriyi ve savaş yeteneğini diğer bölgelerde gösterdiler ve Gelibolu yarımadasında karşılıklı yüz binlerce asker aylar boyunca savaştı. Müttefiklerin taarruzları sonuç vermedi.
Müttefik Kuvvetleri Başkomutanı olan Hamilton 6 Ağustos günü Conkbayırı bölgesini ele geçirmek için büyük bir kuvvetle taarruz etmeye karar verdi. Taarruz neticesinde Conkbayırı düşman eline geçti. Türk komuta kademesi, hayati öneme sahip Conkbayırı’ nın ele geçirilmesi üzerine, darmadağın olmuş, tam bir şaşkınlık içindeydi. Ordu komutanı Liman Van Sanders Kurmay başkanı vasıtasıyla Albaylığa terfi etmiş olan Mustafa Kemal’ i aradı ve görüşünü sordu. Mustafa Kemal tereddütsüz yanıtladı.
Tek çare. Bütün birlikleri benim emrime vermenizdir.
Karşıdan Çok gelmez mi? diye sordular.
Mustafa Kemal az gelir diye yanıtladı.
Ve o gün Anafartalar Cephe komutanlığına atandı.
Ve Conkbayırı geri kazanıldı.
Çarpışmalar aylar boyunca devam etti. Müttefikler bir neticeye varamayacaklarını ve Çanakkale’yi geçemeyeceklerini anlayınca 1915’in Aralık ayında gizlice çekip gittiler.
Birinci Dünya Savaşının en kanlı muharebelerinden olan Çanakkale Muharebelerinde savaşan taraflar zaman zaman insan olduklarını hatırladılar. Zaman zaman siperler arasında alışverişler bile yapıldı. Türk askeri müttefik askerlerine sigara, onlarda Mehmetçiğe konserve attılar.
Saka eri Hüseyin’in başına gelenler ise Türk askerinin mertliği kadar uyanıklığını gözler önüne seriyor.
Ben siperdeki arkadaşlara su taşımakla görevliydim. O akşam yine katıra suları yükleyip yola koyulmuştum. Ama gözlerim tavukkarası olduğundan yolu kaybettim. Düşmanın eline düştüm. Süngü sırtıma dayanınca aklıma bir kurnazlık geldi. Katırın sırtındaki fıçıları gösterip, ‘Kumandan’ diye işaret ettim. Bunları bizim kumandanın, onların yaralılarına hediye olarak gönderdiğini anlattım, Türkçe olarak. Anladılar, özür dilediler benden. Sabaha kadar yanlarında kaldım. Bana konserve, çikolata, bisküvi ve sarma tütün verdiler. Sabah Türk siperine dönünce anlattıklarıma kimse inanmadı. Ama hediyeleri çıkarınca anladılar.’Kardaşlar’ dedim, ‘suyu düşmana kaptırdım ama eli boş da gelmedim.’
Ayrıca bu savaşta Albay Mustafa Kemal’in göğsüne bir şarapnel isabet etmiş, göğsündeki altın saat onu kurtarmış ve tanrı onu Türk milletine bağışlamıştır. O gün göğsündeki altın saat tarafından kurtulan Mustafa Kemal gün gelecek Türk yurdunu, Türk milletini kurtaracaktır.
Çanakkale savaşı, Mustafa Kemal’in gelecekteki hayatı açısından en önemli dönüm noktalarından biri olmuştur. Gerek imparatorluk içinde gerekse dışında ilk yaygın üne, bu savaşta elde ettiği başarı sayesinde erişmiştir. Anadolu’ya geçtikten sonra, halktan gördüğü destekte Anafartalar kahramanı olmasının payı çok büyüktür.
Mehmetçiğin adını tarihe altın harflerle yazdırdığı savaşta her iki taraf da yaklaşık olarak iki yüz ellişer bin zayiat vermişlerdir.
Ayrıca bu savaş ile 1. Dünya Savaşının seyri değişmiş, savaş en az iki yıl daha uzamıştır. Müttefikler Ruslarla buluşamamış, Çarlık yıkılmış ve Rusya yeni bir rejime kavuşmuştur. İngiliz Donanma Bakanı Winston Churchill 2. Dünya savaşına kadar siyasetten uzaklaşmıştır.
İngilizler bu mağlubiyeti unutamamışlar ve Dünya Savaş’ı 18 Mart’ın anısına Osmanlılarla mütarekeyi Çanakkale’yi geçemeyen Agemennon zırhlısında imzalanmıştır.
Müttefik askerleri çekilirken geride sadece üzerinde Türk, bunlar zehirli değildir, afiyetle ye yazılı konserve kutuları bırakmışlardır.
Bakınız M. Kemal yıllar sonra müttefik askerleri için ne diyor:
Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar!
Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan, evlatlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.
alıntı