xxxx

Dezenfeksiyon Nedir ,Dezenfeksiyon (Dezenfekte) Sistemleri

 

Dezenfeksiyon, cansız ortamdaki hemen tüm patojen mikroorganizmaları elimine eden, ancak mikroorganizmaların tüm formlarını, örneğin; bakteri sporlarını etkilemeyen bir yöntemdir. Günümüzde bakteri sporlarını da öldüren, yani yüksek düzey dezenfeksiyon sağlayan ve sterilan adı verilen kimyasal maddeler de bulunmaktadır. Bu nedenle, dezenfeksiyon terimi, mikrobiyal kontaminasyonu minimal düzeyde azaltmaktan, sterilizasyona kadar uzanan geniş bir kavramı içine alır.



Dezenfeksiyon sadece dezenfektan adı verilen kimyasal maddelerle yapılmaz. Mekanik temizleme veya ısıtma ile de dezenfeksiyon sağlanır. Dezenfektan kullanımının getireceği ekonomik yük, yaratacağı çevre kirliliği ve dirençli hastane suşlarının seleksiyonuna neden olabilmeleri gibi olumsuz yönleri dikkate alınırsa, uygun durumlarda mekanik temizliğin ve 75-100°C’de nemli ortamda ısıtılarak yapılan dezenfeksiyonun en iyi dezenfeksiyon yöntemleri olduğu gerçeği ortaya çıkar. Dezenfektanlar, infeksiyon bulaştırma riski yüksek olan objelerdeki patojen mikroorganizmaların sayısını azaltmak üzere veya dezenfektan kullanımının; infeksiyon bulaşma riskini önemli ölçüde azalttığının deneysel olarak ispatlanması halinde kullanılır. Bu durumların dışında, örneğin sterilizasyon koşul olduğunda, ısı ile dezenfeksiyon uygulanabildiğinde ve mekanik temizlik ile yeterli dezenfeksiyon sağlanabildiğinde dezenfektan maddeler kullanılmaz.


Kontamine eden mikroorganizmaların yapısı ve sayısı: Bakteri sporları kimyasal ve fiziksel etkenlere en yüksek direnci gösterirler. Mikroorganizmalar bu direnç yönünden incelenecek olursa, bakteri sporlarından sonra Mycobacteriıım cinsin*den bakteriler, küçük (lipid taşımayan) viruslar, vejetatifmantarlar ve aseksüel mantar sporları, vejetatif bakteriler ve orta büyüklükte (lipid taşıyan) viruslar olarak sıralanırlar. Bu sıralamadan da anlaşılacağı gibi, bakteri sporları ile lipid taşıyan viruslar arasında büyük bir direnç farklılığı vardır.


Kontamine eden mikroorganizmaların sayısı fazla ise, ortamdaki mikroorganizmaların tümü*nün öldürülmesi için, dezenfektan ile çok daha uzun süre temas ettirilmesi gerekir. Ayrıca, 100 bakteri sporunun inaktive edilmesi için gerekli olan temas süresi, 106 virüsün ve 104 Staphylococcus auıreusun inaktive edilmesi için gerekenden çok daha uzundur. Bu bulgular, mikroorganizma yapısının ve kontaminasyon yoğunluğunun, dezenfeksiyonu birlikte etkileyen faktörler olduğunu göstermektedir.


Ortamdaki organik artıkların miktarı: Kan müküs veya dışkı gibi organik artıklar hem sterilizasyon, hem de dezenfeksiyonun etkinliğini önem*li ölçüde azaltır. Bu etki üç yolla olmaktadır. Bun*lar, organik artığın çok sayıda ve türde mikroorga*nizma içermesi, dezenfektanın penetrasyonunu ön*lemesi, klor ve iyot türevi dezenfektanlar ile kuaterner amonyum bileşikleri gibi bazı dezenfektan*ları direkt olarak inaktive edebilmeleridir. Bu ne*denlerle, sterilizasyon (özellikle etilen oksitle sterilizasyon) ve dezenfeksiyondan önce objelerin iyice temizlenmesi gerekir.

1. Yüksek ısı uygulamasıyla dezenfeksiyon: Dezenfekte edilecek bölgeye su buharı yada sıcak veya kaynamış su olarak uygulanır. Uygulama sıcaklığı ve süresi , ürünün ve uygulanacak materyalin niteliğine göre değişebilmektedir.Aşağıdaki şekillerde uygulanabilir:

  • Nemli ısı ile dezenfeksiyon
  • Buhar ile, Basınçlı buhar ile , Basınçsız buhar ile , Sıcak su ile, Kaynatma,  Tindalizasyon
  • Kuru sıcak hava ile sterilizasyon
  • Yakma ve alev ile sterilizasyon         

2. Radyasyon uygulamasıyla dezenfeksiyon: Bu amaçla daha çok 2600-2700oA’luk ultraviyole ışığı veren (alçak basınçlı civa buharı lambaları) lambalardan yararlanılmaktadır. Bu yöntemin uygumla süresi mikroorganizmaların direncine ve etki alanının büyüklüğüne bağlıdır. Gıda ile doğrudan temas etmesi hainde fiziksel ve kimyasal değişikliğe neden olabilmektedir.

3. Kimyasal madde (dezenfektan) uygulamasıyla dezenfeksiyon: Isı ile dezenfeksiyonun mümkün olmadığı durumlarda tercih edilmektedir. Kimyasal dezenfeksiyon maddeleri, genel olarak yağları okside ederek altlarında bulunan hücre zararını etkileri altına alırlar ve böylece, hücre içine giren dezenfeksiyon çözeltisi o hücrenin ölümüne sebep olur. Kullanılan dezenfektanın ekinliği, kimyasal yapıları, derişimleri, ortamda bulunan hücre dışı organik maddeler ve mikroorganizmalar, ortam pH’sı, kullanılan suyun sertliği, uygulama süresi ve sıcaklığına bağlı olarak değişiklik gösterir.Uygulanmadan önce yüzeyler iyice temizlenmelidir.

Dezenfeksiyon maddeleri genel olarak etkilerini 3 ayrı şekilde gösterirler.

1.      Hücre zarına etkili dezenfektanlar: Bazı dezenfektanlar bakterinin hücre zarını etkileyerek zedelenmesine neden oldukları gibi permeabilitesini de bozarlar. Böylece bakteriler beslenemez ve neticede ölürler. Bu tip önemli dezenfektanlar quarterner amonyum bileşikleri, fenol bileşikleri, organik çözücülerdir.

2.      Hücre proteinlerini denatüre eden dezenfektanlar: Proteinleri koagüle edilerek iş görmez durumuna getirilmeleri esasına dayanır. Bakteri protoplazması gerek ısı ve gerekse kimyasal maddelerle (formaldehit, asitler, alkaliler, fenol, alkoller) koagüle olur ve neticede bakteri ölür.

3.      Mikroorganizmaların enzimlerinin işlevlerini bozan dezenfektanlar:Bazı kimyasal maddeler bakteri sitoplazmasında bulunan enzimlerle birleşerek aktivitelerini bozarlar. Bu durum bakterinin ölmesine veya üremesinin durmasına neden olur.

            Gıda işletmelerinde kullanılacak olan dezenfektanların seçiminde dikkat edilmesi gereken hususlar şunlar olmalıdır:

            _Kullanma koşullarında etkin ve kullanımı kolay olmalı

            _Yüksek konsantrasyonlarda bile uygulayıcılar için toksik olmamalı

            _Düşük konsantrasyonlarda bile antimikrobiyel etki göstermelidir.

            _Kolayca durulanabilmeli ve toksik kalıntı bırakmamalı

            _Renksiz, homojen, kokusuz ve koku giderici olmalı

            _Yüzey aktiviteye sahip olmalı, ancak korozyona neden olmamalı

            _Sıcaklık ve pH değişimine dayanıklı olmalı

            _Vejetatif bakterilere karşı bakterisid etkide olmalı

            _Viruslara karşı inaktive edici olmalı

            _Yüksek protein konsantrasyonunda çökelti yapmamalı

             Gıda işletmelerinde, işyeri hijyeni için imal edilen ve kullanılan dezenfeksiyon maddelerinin, uygulayıcıların el derilerinde yan etkileri olmaktadır. Bu nedenle, son yıllarda el için, işyerinde kullanılan maddelerden ayrı özellikte dezenfeksiyon maddeleri üretilmekte ve kullanılmaktadır. Bu gibi maddelerin, kullanıldıktan sonra elin yüzeyinden kolayca temizlenmesi ve hiçbir atık bırakmadan elden uzaklaşması gerekir. Ayrıca, bu maddeler elin derisine olumsuz hiçbir etkide olmamalı ve koku yapan maddeleri ihtiva etmemelidir. Ayrıca işletme içindeki su, hava ve buhar, kir ve çeşitli mikroorganizmalardan filtre edilme yöntemi ile arındırılabilir. İşletme içindeki üretim akım şeması doğrultusunda yerleştirilecek olan 0,2 mikrometre çapındaki membran filtreler makro ve mikroorganizmaları tutmak için yeterlidir.  

Dezenfeksiyon etkileri

            Dezenfeksiyon maddelerinin, elin derisine yan etkileri vardır. Bundan dolayı, el için özel dezenfeksiyon maddeleri yapılmaktadır. Bu gibi dezenfeksiyon maddelerinin, diğerlerine nazaran ayrı bazı özellikleri olması gerekir. El dezenfeksiyon maddelerinin, gerek çalışma esnasında işçilerin fazla ara vermesi bakımından ve gerekse şirurjide kullanılmaları yönünden etkilerinin çabuk olması gerekmektedir. Bu gibi dezenfeksiyon maddeleri, koku yapan maddeleri de içermemelidir. Ayrıca dezenfeksiyon maddesinin, elin yüzeyinden kolayca temizlenmesi ve hiçbir artık kalmadan elden uzaklaşması gerekir. Bütün bunlardan başka, elin derisine olumsuz yönde hiçbir etkisi de olmamalıdır. Günde birkaç kere elin dezenfeksiyon maddesi ile yıkanması olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Dezenfektan maddelerin mikroorganzimalar üzerine öldürücü veya üremeyi durdurucu özelliklerini etkileyen çeşitli faktörler vardır. Bunlar şu başlıklar altında toplanabilir.

            a. Dezenfektan maddenin konsantrasyonu: Dezenfektan maddenin etkisi konsantrasyonla doğru orantılı olarak artmaktadır.

            b. Etki süresi: Dezenfektan maddenin mikroorganizmalar üzerine etkili olabilesi için belirli bir süregeçmesi gerekir. Etki süresi uygulanan kimyasal maddeye ve uygulandığı ortam şartlarına göre değişir.

            c. Isı : Isı arttıkca dezenfektan maddenin etkisi de buna paralel olarak artar.

            d. pH: Ortamın pH'sı ne kadar nötrden uzak olursa etki o denli artar. Hidrojen iyon konsantrasyonu bakterisidal etkiyi arttırmaktadır.

            e. Organik maddeler: Ortamdaki organik maddeler dezenfeksiyonu olumsuz yönde etkiler.

            f. Mikroorganizmaya bağlı etkiler: Mikroorganizmanın cins ve türleri ile, bulunduğu yaşam evresine göre dezenfektan maddelerin etkisi değişir.

Dezenfeksiyon maddeleri ve özellikleri

            Genel olarak dezenfeksiyon maddeleri ve içerdikleri maddelere göre ya da yüzeye etki aktivitelerine göre ayrılırlar. İçerdikleri maddelere göre ayrılma şöyle olur:

ANTİSEPTİK VE DEZENFEKTANLAR

            Antiseptik ve dezenfektanların sistemik antibiyotiklerden farkı, selektivitelerinin olmamasıdır. Mikroorganizmalara olduğu kadar, insan hücrelerine de toksiktirler. Bu nedenle içinde bulunulan ortamın ve aletlerin temizliğinde kullanılırlar; bazen de sistemik olarak değil, yüzeysel olarak canlılara uygulanabilirler.

            Dezenfektan, antiseptik ve jermisid terimleri sıklıkla birbirlerinin yerine kullanılmakta olup, içerdikleri anlamlar da birbirine karışır. Dezenfektan terimi daha çok cansız nesneler üzerindeki mikroorganizmaları öldüren maddeler için kullanılır. Antiseptik terimi ise canlı dokular üzerine yüzeysel olarak uygulanan antimikrobik maddeler için kullanılır. Jermisid ise her ikisine birden verilen addır. 

            Antiseptik ve dezenfektanların antibakteriyel etkileri daha çok konsantrasyon, ısı ve zamana bağlıdır. Spor ve viruslara ise etkinlikleri pek yoktur.

            İdeal bir jermisid, düşük konsantrasyonda mikroorganizmalara öldürücü olmalı; antimikrobik spektrumu geniş olmalı; doku ve cansız nesnelere zarar vermemeli; ucuz, stabil, renksiz (boyayıcı olmayan) ve kokusuz olmalı; yabancı proteinler, eksuda ya da fibrin varlığında bile hızlı etkili olmalıdır. Bu özelliklere tam olarak sahip bir madde elimizde yoktur.

            Şimdiye kadar cerrahi ve tıbbi pratikte birçok antiseptik ve dezenfektan kullanılmıştır. Fakat şimdi birçoğunun yerini  kemoterapötik maddeler almaktadır. Topikal antiseptiklerin çoğu, yara iyileşmesine yardımcı olmadıkları gibi tersine sıklıkla düzelmeyi önlerler.

            Genellikle, sıyrık ve yüzeysel yaraları su ve sabunla temizlemek, topikal antiseptik uygulamasından daha etkili ve daha az zararlı olmaktadır. Deri ya da müköz membranlara uygulanan maddeler, düzensiz ve değişebilen miktarlarda emilirler. Hava almayan giysi ya da kaplamalar absorbsiyonu artırırlar. İlaçların deriden penetrasyonu, ısı ve nem oranından da etkilenir.

            Deri ve yaraların genel temizliğinde %0.9’luk sodyum klorür (serum fizyolojik, SF) kullanılması uygundur.

            Derinin temizlenmesinde kullanılabilecek antiseptiklerden bazıları setrimid, klorheksidin ve 1:10 000’lik potasyum permanganat solüsyonudur. Povidon-iyot, çok fazla irritasyon yapan ve artık tavsiye edilmeyen klorlu solüsyonlara tercih edilir. Heksaklorofen preparatları Türkiye’de yasaklanmıştır.

            Potasyum permanganat solüsyonu gibi astrenjan preparatlar, sızıntılı egzamalı lezyonlarda yararlıdır. Gümüş nitrat solüsyonu deriyi siyaha boyadığından ve uzun süre kullanıldığında toksik etkiye yol açabileceğinden artık çok ender olarak uygulanmaktadır.

            Etoksidiaminoakridin (Rivanol) bir akridin boyasıdır; %0.1-0.2’lik solüsyonu derinin ve yaraların temizlenmesi için Türkiye’de eskiden beri kullanılır.

            Aşağıda bazı dezenfektan ve antiseptik sınıfları kısaca gözden geçirilmiştir:

            1) ALKOLLER

            Alifatik alkoller, proteinleri presipite ederek ve hücre zarı geçirgenliğini bozarak, değişen derecelerde antibakteriyel aktivite gösterirler. %70'lik etanol, 30 derecede, 1-2 dakika gibi kısa bir sürede bakterisid etki gösterir; fakat bundan düşük ya da yüksek konsantrasyonlarda az etkilidir.

            %70'lik etanol ve %90'lık izopropanol, günümüzde deri dezenfeksiyonunda kullanılan en yeterli dezenfektanlardır.

            Etanol, sürüldüğünde sağlam deride kuruluk, zedelenmiş yüzeyde ise irritasyon yapar. Sıyrıklara sürüldüğünde kabuk oluşturur ve alttaki bakteriler yaşayabilir. İzopropanol ise vazodilatör etkisi nedeniyle kanamayı artırabilir. Her ikisi de sporlara ve bazı viruslara etkisiz olduklarından, alet dezenfeksiyonunda yararları sınırlıdır; bu amaçla kullanılmamalıdırlar.

            2) ALDEHİTLER

            Formaldehid, %1-10'luk konsantrasyonlarda mikroorganizmaları ve sporlarını (aside dayanıklı bakteriler, mantarlar ve viruslar dahil) 1-6 saatte öldürmektedir. Proteinleri presipite ederek etki gösterir. Dokulara çok irritan olduğu için, daha çok alet dezenfeksiyonunda (%2-8 konsantrasyonlarda) kullanılmaktadır. %2'lik solüsyonları, kist hidatikte skoleksleri yok etmek için kullanılabilir. Hiperhidroz tedavisinde de kullanılabilir.

            Konjonktiva ve mukozalar üzerinde kuvvetli irritan etkisi vardır. Hassas kişilerde astma nöbetlerini provake edebilir ya da kronik nasal allerjiye neden olabilir. Yutulursa şiddetli bulantı, kusma, ishal ve karın ağrısı yapar. SSS üzerine genel depresan etki yapar. Karsinojenik olma riski vardır.

            Glutaraldehid'in %70'lik izopropanol solüsyonundaki %2'lik çözeltisi, bazı optik aletler ve prostetik materyaller için sıvı dezenfektan olarak kullanılır. Kontakt dermatit riski nedeniyle doku temasından kaçınılmalıdır.

            Metenamin, üriner antisepsi amacıyla oral olarak kullanılır. İdrarda formaldehid haline geçerek etki gösterir.

            3) ASİTLER

            Bazı organik asitler dokuların koterizasyonu için kullanılmaktadır. Doku tahribi fazla olduğundan antibakteriyel olarak kullanımları sınırlanmıştır.

            Borik asidin %5'lik solüsyonu ya da pudrası, bazı deri lezyonlarında antibakteriyel olarak kullanılmaktadır. Fakat özellikle küçük çocuklarda absorbe edildiğinde toksik etkisi fazla olduğundan kullanılması tavsiye edilmez.

            Benzoik asit, yiyeceklerde koruyucu olarak kullanılır. Benzoik asit esterleri (paraben), bazı ilaçlarda antibakteriyel koruyucu olarak kullanılırlar.

            %1'lik asetik asit cerrahi yara kapatmalarında topikal olarak, %0.25'lik asetik asit ise antibakteriyel ajan olarak dış kulak yolunda ve alt üriner sistem irrigasyonunda kullanılır. Aerobik gram (-) bakterilere (pseudomonas dahil) özellikle etkilidir.

           

            4) HALOJENLER

            A) İyot: Jermisid olarak, sık  kullanılan ve çok etkili bir ilaçtır. Mikroorganizmaları (virus ve sporlar dahil) düşük konsantrasyonlarında bile öldürür. İyot ve diğer serbest halojenler, protein ve enzimlerin -SH gruplarını oksitleyerek disülfid bağı oluşturur ve fonksiyonlarını bozarlar. 1/20000'lik solüsyonu bakterileri 1, sporları 15 dakikada öldürür ve dokulara toksisitesi azdır.

            İyot tentürü, etanol solüsyonu içinde %2 iyot ve %2.4 sodyum iyodür içerir. İntakt deride en etkili antiseptiktir ve ven yolu ile kan kültürü alınırken kullanılabilir. Bir litreye 3-4 damla damlatılarak gerektiğinde su dezenfeksiyonu için de kullanılır. Antiseptik olarak sulu bir çözelti olan lugol solüsyonu (%5 iyot, %10 potasyum iyodür içerir) da kullanılabilir.

            İyot, %5'i aşmayan konsantrasyonlarda deriye uygulandığında toksik etki oluşturmaz. Tentürdiyot gibi alkollü solüsyonları sıyrık veya yaraların üzerine uygulandığında şiddetli yanma hissi oluştururlar; mukozalara temasından, kostik etki oluşturduğu için kaçınılmalıdır. Ayrıca deriye sık aralarla uygulandığında eksfoliasyon yapar (bu etkisinden yüzeyel mantar enfeksiyonlarının tedavisinde yararlanılır). Hassas kişilerde dermatit yapabilir. Derideki zararlı etkileri sürüldükten kısa süre sonra alkollü pamukla silinerek azaltılabilir. Sürüldüğü yeri ve temas ettiği şeyleri sarı-kahverengine boyar.

            İntihar amacıyla içildiğinde akut zehirlenmeye neden olur. Mukozalarda yakıcı etkiler yapar. Aspirasyon pnömonisi gelişebilir. Bulantı, kusma, karın ağrısı, diyare şiddetlidir; dehidratasyon ve şok gelişebilir. Glottis ödemi nedeniyle boğulma olabilir. Fakat ölüm genellikle dolaşım kollapsı yüzündendir. 30 ml ve daha fazla miktarları ölüme neden olabilir. Antidot olarak nişastanın sudaki karışımı veya 10-20gr sodyum tiyosülfatın bir bardak sudaki solüsyonu içirilir. Sodyum tiyosülfat iyodu iyodüre indirgeyerek onu inaktive eder.

            Belirtilen özel durumlar haricinde deriye toksik etkisi yoktur. Absorbsiyon ve kronik zehirlenme riski düşüktür. Deriye uygulanımı tiroid fonksiyon testlerini bozar.

            İyodoforlar: İyodun suda çözünen büyük moleküllü maddelere veya katyonik deterjanlara reverzibl olarak bağlanması ile oluşturulan ve deriye uygulandıklarında iyot salarak antiseptik etki yapan bileşiklerdir. Jermisid etkileri diğer formlardan daha zayıftır. İyot, polivinilpirolidon ile birleştirilerek povidon-iyot bileşiği (Batticon, Biokadin, Betakon, Poviod, Poviseptin) elde edilebilir. Suda çözünerek serbest iyot salar (%10'luk solüsyonda %1 iyot).

            Deri dezenfeksiyonunda, özellikle preoperatif olarak kullanılır. Derideki küçük yara ve sıyrıklar ve yanıkta, üriner kateter ve periton diyalizi araçlarının temizliğinde kullanılır. Vajinit tedavisinde %10'luk jel ve solüsyonu kullanılabilir (10-15 gün, gece jel, sabah solüsyon uygulanır). Klostridyaların vegetatif formlarına olduğu kadar sporlarına da etkilidir. Hipersensivite reaksiyonları seyrektir. Bazen solüsyonlar pseudomonasla kontamine olabilir. 

            B. Klor: Kısmen hipoklorik aside dönüşerek antibakteriyel aktivite gösterir. Mikroorganizmalardaki protein ve enzimlere bağlanarak bakterisid etki gösterir. Bazik ortamda (pH 7.8 ve üstü) ya da serbest klor konsantrasyonu 5mg/ml altında ise etkisi azalır. Mikobakterilere ise pratik olarak etkisizdir. Organik maddeler klorla bağlanarak, klorun antibakteriyel etkisini azaltırlar. Stabil olmadığından nisbeten daha stabil olan sodyum hipoklorit kullanılabilir. %0.5'lik sodyum hipoklorit solüsyonları kontamine yaraların dezenfeksiyonu ve temizliği için kullanılır. Bu madde dokuyu ve pıhtıyı eritir, kanamanın dinmesini geciktirir. Cilt üzerine irritan etkisi vardır, allerjik reaksiyonlara neden olabilir.

            Klor ve hipoklorit solüsyonları, cansız nesnelerin ve özellikle suyun dezenfeksiyonunda kullanılır. Suya katıldığında bağlanmak suretiyle kaybolan klor miktarına o suyun klor çekimi denir. Klor çekimi hariç, suda iki milyonda bir kısım (0.5 ppm=0.5 mg/litre) ile on milyonda bir kısım klor bulunması dezenfeksiyon için yeterlidir. Klorlanmış kirecin çözülmesiyle oluşan hipoklorit solüsyonları, ucuz fakat anstabil olduklarından, sahada atıkların dezenfeksiyonunda kullanılırlar.

.  

Su ve Meyve Suyu Şişeleme Sektöründe  Ozon Uygulamaları

            5) OKSİDE EDİCİ AJANLAR

            Proteinleri ve diğer hücre bileşenlerini oksidleyerek jermisid etki oluştururlar. Jermisid etkileri nispeten zayıftır ve dokuya nüfuz yetenekleri düşüktür. Çoğu pratikte önemli değildir. Sadece hidrojen peroksid, sodyum perborat ve potasyum permanganat kullanılır.

            Hidrojen peroksidin sudaki %3'lük solüsyonları kullanılır. Buna oksijenli su adı verilir. Zedelenmiş cilt üzerine uygulandığında, parçalanmış hücrelerden çıkan katalaz enzimi ile parçalanarak köpürür ve hafif bir jermisid etki oluşturur. Cilt üzerindeki yaraların bakımında kullanılır.

            Potasyum permanganat (Permasol), bakterisid ve fungisid etkilidir. Ortamda organik materyal bulunursa etkinliği azalır. Yüzeyel mantar enfeksiyonları tedavisinde kullanılır. Dokuları koyu eflatun-kahverengine boyar. Yüksek konsantrasyonları dokuları irrite eder. Solüsyonlar taze hazırlanmalıdır; durmakla mangandiokside dönüşür. Mangandioksid astrenjan etki gösterdiğinden sızıntılı enfeksiyonların tedavisinde kullanılır. Potasyum permanganat, venomları oksidleyerek parçalar; bu yüzden yılan ve akrep sokmalarında yaraya insizyon yapılarak temizlendikten sonra potasyum permanganat kristalleri dökülebilir. Benzer şekilde, alkaloidleri ve diğer bazı ilaçları da etkisiz hale getirdiğinden, oral yolla olan bazı zehirlenmelerde, potasyum permanganat solüsyonları mide yıkamasında da kullanılabilir.

            Sodyum perborat ve potasyum klorat, zayıf jermisid etki gösterirler ve ağız boşluğu antiseptiği olarak kullanılabilirler.

 

            6) AĞIR METALLER

            A. Cıva: Proteinleri presipite eder ve sülfidril enzimlerini inhibe eder; bakteriyostatik ve fungistatik etki gösterir, virus ve sporlara etkisizdir. Yutulduğunda çok toksiktirler. Deriye nüfuzu azdır; fakat uzun süre uygulamada vücutta birikerek kronik zehirlenme oluşturabilir. Bütünlüğü korunmuş deri ve aletlerin temizliğinde civa-biklorid dezenfektan olarak kullanılabilir. Civalı bileşiklerin antiseptik özellikleri klorlu ve iyotlu bileşiklere göre azdır.

            B. Gümüş: Proteinleri presipite eder ve bakterilerin esansiyel metabolik aktivitelerini etkiler. İnorganik gümüş tuzlarının solüsyonları kuvvetli bakterisiddir. Antiseptik olarak gümüş nitrat, gümüş sülfadiyazin ve proteinli bileşikler olan gümüş vitellinat (argyrol), gümüş proteinat (protargol) ve kolloid gümüş (collargol) kullanılır. Yanıklarda, %0.5'lik gümüş nitrat yara enfeksiyonunu azaltır, skar oluşumunu çabuklaştırır ve mortaliteyi azaltır. Temas ettiği yerleri kahverengine boyar.

            Gümüş sülfadiyazin de yanık tedavisinde kullanılır. Gümüş ve sülfadiyazine ağır ağır ayrışır ve yanıklarda bakteriyel florayı suprese edebilir. Astrenjan etkisi yoktur, klor ve sodyum kaybına neden olmaz. Leke yapmaz. Pseudomonas ve S. aureusa karşı etkilidir.

            C. Diğer metaller: Diğer metal tuzları (çinkosülfat, bakırsülfat gibi) da dikkate değer antibakteriyel özelliklere sahip olmalarına karşın, bu amaçla tıpta pek fazla kullanılmamaktadırlar.

 

            7) SABUNLAR

            Sabunlar, anyonik yüzey-aktif ajanlar olup çeşitli yağ asitlerinin sodyum ya da potasyum tuzlarıdır. Suda çözündüklerinde alkali pH'lar (pH=8.0-10) oluştururlar. Derinin pH'sı 5.5-6.5 olduğundan irritasyon oluşturabilirler. Bazı özel sabunlarda, baz olarak trietanolamin kullanıldığından, çözündüklerinde pH=7.0 civarında olur. Genelikle iyi tolere edilen sabunların fazla miktarda kullanımı deride kuruluğa yol açar. Sentetik maddelerin eklenmesiyle deride irritasyon ve sensitizasyona neden olabilirler.

            Sabunlar, kirlerin yanında, yüzeydeki sekresyonları, desquame epitel hücrelerini ve bakterileri de temizlerler. Sabunla el yıkama, derideki geçici bakteriler ve diğer kontamine olmuş mikroorganizmalara karşı çok etkilidir.

 

            8) FENOLLER VE DİĞER FENOLİK BİLEŞİKLER

            Fenol ve türevleri (hekzaklorofen gibi), bakteri ve mantarların hücre zarı geçirgenliğini bozarak etki gösterirler. Zayıf-orta derecede jermisid etki gösterirler. Geniş spektrumlu değillerdir, sporlara etkisizdirler.

            Fenol, proteinleri denatüre eder. Antiseptik olarak kullanılmaktadır. En az %1-2'lik konsantrasyonları antibakteriyel aktivite için gereklidir, buna karşın %5'lik konsantrasyonları dokuları irrite eder; ciltte nekroz, mukozalarda kostik etki oluşturur. Lokal anestezik etki de gösterir. Absorbe edildiğinde SSS'de kısa bir eksitasyon döneminden sonra belirgin depresyon yapar. Solunum ve kalp-damar sistemini de deprese eder. Bu etkileri nedeniyle dezenfektan olarak cansız nesnelerin ve atıkların temizliğinde kullanılmaktadır.

            Hekzaklorofen, suda çözünmeyen fakat organik çözücülerde, seyreltik alkali solüsyonlarda ve sabunlarda çözünebilen beyaz kristalize bir tozdur ve bakteriyostatik etkilidir. Bu preparatların bir kezlik kullanımı sabundan daha etkili değildir, fakat yinelenen kullanımlarda deride bir kalıntı bırakarak uzun süreli bakteriyostatik etki sağlamaktadır. Konvülsiyon ve solunum durması sonucu ölüm görülebilir. Sıyrılmış cilt ve yaralarda absorbsiyon artabilir; sürülmemelidir. 

            Klorhekzidin (Hibiscrup, Klorhex), özellikle gram (-) bakterilerin hücre zarının yırtılmasına sebep olan biguanid yapılı bir antiseptikdir. Deri temizleyicisi olarak ve dezenfektan sabunların içinde kullanılabilir. %4'lük glukonat tuzunun solüsyonu yara temizliğinde kullanılabilir. Sabunlara katıldığında antiseptik olarak özellikle hastanelerde el-yıkamada, cerrahi operasyonlar öncesi deri temizliğinde kullanılır. Tekrarlayan kullanımlarda deride birikerek kümülatif etkiye yol açar.

 

            9) KATYONİK YÜZEY-AKTİF AJANLAR

            Yüzey-aktif ajanlar, yıkama maddeleri ve deterjanlar olarak evde ve endüstri alanlarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bakterisiddirler ve hücre zarının permeabilitesini değiştirirler. Gram (+) bakterilere daha güçlü etki gösterirler. Pseudomonas üzerine etkileri çok az olduğundan solüsyonları pseudomonas ile kontamine olabilir. Düşük konsantrasyonlarda etkili oldukları için lokal ve sistemik toksik etkileri azdır. Dokulara iyi nüfuz ederler. Anyonik yüzey-aktif ajanlar (sabunlar) ile antagonize edilirler, bu yüzden sabunlarla kullanılamazlar. Aynı şekilde iyot, potasyum permanganat, çinkosülfat ve gümüş tuzları ile de uyumsuzluk gösterirler. Ortamda organik materyal varsa etkinlikleri azalır. Bu gruptan kuarterner amonyum ve pridinyum tuzları antiseptik ve dezenfektan olarak kullanılırlar. Besin ve süt endüstrisinde kapların temizlenmesi ve dezenfeksiyonu için de kullanılırlar. 

            Benzalkonyum klorür (Zefiran, Zefort, Zefol, Zefan), ve setrimid (Cetyl, Savlex, Savonol, Savolin) gibi çeşitli katyonik yüzey-aktif ajanlar, aletlerin, müköz membranlar ve derinin dezenfeksiyonunda kullanılmaktadır. Deriye uygulandıklarında, oluşturdukları zar ile deri arasında mikroorganizmalar yaşayabilir. Bu, özellikle pseudomonas ve diğer gram negatif bakteriler ile oluşan salgınlara neden olabilir.

       Mikroorganizmaların kontrol altına alınmasında kullanılan bazı terimler

Hastalıkların önlenmesi için üzerinde durulması, bilinmesi ve titizlikle uygulanması gereken en önemli konuların başında patojenik etkenlerin üremelerine mani olunması ve öldürülmesidir. Ancak, sadece bu işlem her zaman yeterli değildir. Hastalara uygulanan sağaltım (medikasyon) yanı sıra, iyi bir dezenfeksiyon, sağlamlara aşı uygulanması (vaksinasyon) ve karantina önlemlerinin ve diğer sanitasyon tedbirlerinin de birlikte kullanılması ve devam ettirilmesi ile infeksiyonun önüne geçilebilir. Aksi takdirde, başarılı olunamaz. Ancak, bu önlemlerin ve diğer sanitasyon tedbirlerinin infeksiyon ajanının türüne (bakteriyal, viral, mantar, vs) veya seyrine (gizli, akut, subakut, kronik, perakut), etkenin özelliğine (sporlu, kapsüllü, antibiyotiklere duyarsız; viruslar, vs) göre bazı değişiklikler göstereceği açıktır.

Mikroorganizmaların öldürülmesi için bir çok nedenler, ve aynı zamanda yararlar bulunmaktadır. Bunlar da özetle aşağıda özetlenmiştir.
1- insan, hayvan ve bitkilerde hastalık oluşturan mikroorganizmaları yok etmek ve böylece infeksiyonlara ve yayılmalarına mani olmak.
2- gıdaların, konservelerin, yiyecek maddelerinin, v.s. Bozulmasını önlemek.
3- besi yerlerini ve diğer ortamları mikroplardan arınmış hale getirmek.
4- saf kültürlerin elde edilmesini sağlamak ve bunların kontaminasyonlarına mani olmak.
5- malzeme ve aletlerin, mikroorganizmalarla bulaşmasını önlemek.
6- hastalık etkenlerinin etrafa yayılmasına ve bulaşmasına mani olmak.

Mikroorganizmaların üremelerine mani olunmada veya öldürme tarzlarını ifade etmede pratikte birçok terimler kullanılmaktadır. Bunların başlıcaları şunlardır:
- antibakteriyel: bakterilerin üremesine mani olunması veya öldürülmesi anlamlarını kapsayan bir terimdir.
- antifungal (antimikotik): mantarların üremelerinin inhibisyonunu ve öldürülmesini ifade eder.
- antimikrobial: mikroorganizmaların üremelerine mani olan veya öldüren kimyasal, fiziksel ve biyolojik maddeler.
- antiparaziter: parazitleri öldüren veya üremelerini inhibe eden maddeler.
- antisepsis: sepsise mani olunması anlamında olup, vücuda tatbik edilen kimyasal maddeler yardımıyla mikropların inhibisyonunu ifade eder.
- antiseptik: el, yüz, kol, bacak, ayak veya vücudun herhangi bir bölgesine, mikropların üremelerine mani olmak, öldürmek veya bunlardan temizlenmek amacı ile uygulanan maddelere verilen isimdir. Pratikte, her ne kadar yukarıda bildirilen anlamda kullanılırsa da kelime olarak, bozulmaya veya putrefaksiyona mani olmayı da ifade eder. Antiseptik maddeler vücuda tatbik edildiklerinden, tahriş edici veya zarar verici bir nitelikte olmaması gereklidir. Bunu sağlamak için genellikle dilue solusyonlar kullanılır ki bunlar da bakterisid olmaktan ziyade, bakteriostatik etkiye sahiptirler.
-antiviral: virusların üremelerine mani olan veya öldüren maddeler için kullanılan terimdir.
-asepsis: mikroorganizmaların giderilmesidir
-bakterisid: bakteriler ve apatojenik bakterilerin vegetatif formlarını öldüren maddeler.
-bakterisidal: bakteriler üzerine öldürücü etki yapma durumu.
-bakteriostasis: bakterilerin üremelerine mani olunması,
-bakteriostatik: bakterilerin üremelerine mani olucu kimyasal, fiziksel, v.s. Ajanlar
-dezenfeksiyon: kelime anlamı, infeksiyonu giderme veya infeksiyondan arıtılmış hale getirmektir. Dezenfeksiyon, genellikle, hastalık oluşturan etkenin öldürülmesini veya giderilmesini amaçlar. Bu nedenle de dezenfektanlar patojenik etkene karşı özel olarak seçilir ve kullanılırlar. İyi seçildikleri ve usulune uygun olarak kullanıldıkları zaman, dezenfektanlardan o spesifik etkene karşı olumlu sonuçlar alınabilr.
-dezenfektan: dezenfeksiyon amacı ile kullanılan kimyasal maddelere verilen isimdir.
-fungisid: patojenik olan ve olmayan mantarları öldüren maddeler.
-fungistasis: mantarların üremelerine mani olunmasıdır.
-fungistatik: mantarların üremelerine mani olan kimyasal, fiziksel, v.s. Ajanlar
-germisid: mikroorganizmaları (germleri) öldürmek için kullanılan ajanlar
-germisidal: mikroplar üzerine öldürücü etki yapma durumu
-mikrobisid: mikropları öldüren maddelere verilen isim.
-mikrobisidal: mikropların üzerine öldürücü etki gösterme durumudur.
-mikrobistasis: mikropların üremelerine mani olunması.
-mikrobistatik: üremeye mani olan maddelere verilen genel isim.
-pastörizasyon: süt veya diğer sıvı maddeleri 65 °c' de 30 dakika veya 71 °c' de 30-40 saniye ısıtmakla hastalık yapıcı mikroplardan temizleme işlemine verilen isimdir. Ancak, bu ısılara dayanıklı birçok mikroorganizmalar (termofiller) ve sporlar vardır. Bu nedenle de, pastörize edilmiş sütte hastalık oluşturan mikrop bulunmaz, fakat buna karşılık, ısıya dayanıklı olanlar ve sporlar bulunabilir.
-sporosid: sporları öldüren ajanlara verilen genel bir isimdir.
-sporosidal: sporları öldürme işlemini ifade eder.
-sterilizasyon: bütün canlıların öldürmesini amaçlayan ve çok fazla uygulama alanı olan bir mikrop giderme yöntemidir. Pratikte bir çok sterilizasyon yöntemleri vardır.
-tyndalizasyon: protein, karbonhidrat ve serum gibi ısıya dayanıksız maddeleri içeren sıvılar veya besi yerlerindeki mikropları gidermede aralıklı (3 gün arka arkaya ve her gün 70-80 °c' de bir saat) ısıtma yöntemi uygulanır. Ancak bu yöntemle, fazla kontamine maddeler sterilize edilemezler.
-virusid: virusları öldüren maddelere verilen addır.
-virusidal: virusları öldürme işlemidir. Pratikte mikroorganizmaları öldürmede veya gidermede birçok yöntemler kullanılmaktadır.

Yıkama ve Dezenfeksiyon Cihazı

Ultraviole ışınlarıyla Dezenfeksiyon

 

Kaynaklar:

-http://homepage.uludag.edu.tr

- http://www.mikrobiyoloji.org

-http://www.jocozon.com

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol